Birçoğumuz yaşam boyunca bir kez de olsa ya kendimiz bayılmışızdır ya da bayılan birine tanık olmuşuzdur.
Bayılma olayı çok farklı nedenlerden kaynaklanabilir. Halk arasında bayılma sonucunda inme (felç) geçirme korkusu çok yaygındır. Özellikle yaşlı insanların ani düşüp bayılmalarından sonra bir kısmının felç olması halkta haklı olarak felç korkusu oluşturmuştur.
Diğer yandan, epilepsi (sara) nöbetlerinin bir kısmı da bayılma şeklinde kendisini gösterdiğinden, bayılan bir insanın sara krizinin mi tuttuğu düşünülmektedir.
Diyabet (şeker) hastalığında kan şeker düzeyindeki ani iniş çıkışlarda da bayılmalar görülebilmektedir. Bu nedenle diyabetli birçok insan, üzerinde ilaç ve diyabetli olduğuna ilişkin bir belge, künye vs. taşır. Epilepsili bazı insanlar da benzer şekilde tedbirler almaktalar ki doğrusu da bu olmalıdır.
Ayrıca aşırı sıcak ve bunaltılı havalarda ve ani tansiyon düşmelerinde de bayılma olabilir.
Bir yerden düşme, kafasını bir yere çarpma veya başına sert bir darbe alma durumlarında da bayılma görülebilir.
Biyolojik, organik kökenli bayılmalarda, durumun ciddiyetine göre kişinin çevreyle olan iletişimi kesilir; yani bilinçlilik hali kaybolur. Kişi ayıldıktan sonra bayılma esnasında olup biteni hatırlayamaz. Hatta bayılmadan önce kendisini korumak için çoğu kere önlem almasına bile fırsat kalmaz. Herhangi bir yerde ve anda bayılma gerçekleşebilir. Evde, iş yerinde, taşıt içinde, sokakta, alış verişte birdenbire kişi düşüp kendinden geçebilir.
Özellikle epilepsi nöbetlerine bağlı bayılmalarda hasta dilini ısırıp kanatabilir, idrarını kaçırabilir.
PSİKOLOJİK BAYILMA
Psikolojik nedenlere bağlı bayılmalar daha çok kadınlarda ortaya çıkmaktadır. Bayılmanın şekli, meydana geldiği yer, kişilik yapısı, etkilenilen olay ve stres düzeyi psikolojik bayılmalarda çok önemlidir.
Hangi kişilik yapılarında ve durumlarda psikolojik bayılmalar daha sık görülür?
– Hassas, çabuk alınan ve kırılan,
– Başkalarının kendisi hakkındaki değerlendirmelerine çok önem veren,
– Duygu ve düşüncelerini yeterince dışarıya yansıtamayan,
– Başkalarının kendisini anlamasını ve değer vermesini bekleyen,
– Arzularını ve isteklerini sürekli bastıran ve kendisini kısıtlayan,
– Çevreden aşırı ilgi ve sevgi bekleyen,
– Mental kapasitesi sınırlı olan,
– Cinselliği yeterince yaşayamayan,
– Olaylara ve streslere karşı yeterli direnci gösteremeyen, yani streslerle başa çıkamayan insanlarda psikolojik kökenli bayılmalar daha fazla görülmektedir.
Tabii ki, bu kişilik özelliklerinin bir kısmı kalıtımsal yolla geçerken, bir kısmı da yaşanılan çevrenin, ülkenin kültürel normlarıyla oluşmaktadır. Psikolojik bayılmaların kadınlarda daha fazla görülmesi, kadının biyolojik özelliklerinin yanı sıra ağırlıklı olarak toplumsal açıdan bastırılmışlığıyla da ilintilidir.
Erkek egemenliğini pekiştiren geleneksel, töresel yapının hakim olduğu coğrafyalarda kadının kendisini sözel, duygusal ve davranışsal olarak ifade etmesi çok kısıtlanmıştır. Psikolojik bayılmalar, bir bakıma kadının kendisini ifade etme biçimine dönüşür.
Diğer yollardan sorunlarını çözemeyen ve sürekli çatışma anksiyete yaşayan kadın, bayılarak hem geçici olarak anksiyetesini (bunaltısını) çözer, hem de diğer zamanlarda göremediği ilgi ve sevgiyi bayılma vesilesiyle üzerine toplar. Nitekim normal zamanda ilgi göstermeyen yakınları bile bayılma nöbeti olunca büyük bir panikle hastayı hastane acillerine yetiştirmeye çalışırlar.
Psikolojik Bayılma Ne Zaman Ortaya Çıkar ?
Genellikle psiko-sosyal bir stresten sonra ve diğer kişiler varken ortaya çıkar. Örneğin kayın valideyle, eşle, komşuyla bir kavgadan sonra, acı ve kötü bir olayla karşılaştıktan veya bu haberi duyduktan sonra bayılma olabilir. Diğer yandan, onurun ve kişiliğin tehdit edildiği, zedelendiği durumlar da buna zemin hazırlar.
KLİNİK ÖZELLİKLERİ
– Ortaya çıkaran etken psikolojik streslerdir.
– Epilepsi nöbetlerine göre daha uzun sürelidir. 15-20 dakika, bazen saatlerce sürebilir.
– Yere düşme biçimi genellikle tehlikeli değildir; kişi kendisini koruyarak, uygun bir yere düşer.
– Düşme esnasında sıkıntı, üzüntü vardır ve sık sık derin nefes alma ihtiyacı hissedilir.
– Epilepsi nöbetlerinde görülebilen dil ısırma olmaz; ancak dudaklarını, ellerini veya çevresindeki insanları ısırabilir.
– Uykuda görülmez.
– Bilinç yitimi olabilir, fakat çoğu kere bilinç açıktır. Hasta çevresinde olup bitenleri, konuşulanları duyabilir, ancak bunlara cevap veremez. Bazen nöbet içinde konuşmalar da olur.
– Genellikle dışarıdan verilen ağrılı uyaranlara hasta tepki verir. Organik sebepli bayılmalarda tepki alınamaz.
– Patolojik refleks alınamaz.
– Nöbet ağıtlar, sıkıntılı, huzursuz görünüm ve hareketlerle biter.
– Beyin elektrosu genellikle normal çıkar.
Daha önce sıraladığımız kişilik özelliklerine sahip, klinik yansımasını anlattığımız psikolojik bayılmaları olan insanların tedavisi çevrelerini de terapi kapsamına alarak yürütülmelidir. Bir yandan olumsuz çevre şartları gözden geçirilirken, diğer yandan düşüncelerin, duygu ve davranışların dışarıya yansıtılması için tedavi programı yapılır. Bu arada, ikincil olarak tabloya bir depresyon veya başka bir psikiyatrik bozukluk ilave olmuşsa tedaviye ilaç da ilave edilir. Hastanın nöbetten kolay uyanabilmesi için yanında bir kişi bulunmalı ve aşırı panik yapılmamalıdır. Kalabalık ortamlar ve birçok kişinin telaşla, panikle koşuşturması hastanın geç uyanmasına sebep olur. Bu yüzden hastanın sevdiği, anlaştığı bir insan başında bulunmalı ve onunla iletişime girmeye çalışmalıdır.