Bazı panik ataklılar eşlerinin kendilerine destek olmadıkları gibi “köstek” olduklarını ve tedavi olmalarını kabul etmediklerini söylemektedirler. Kendi pratiğimizden biliyoruz ki, eş ve aile desteği olan kişiler hastalığını daha çabuk atlatıyor. Yapılan bütün bilimsel araştırmalarda da durum böyledir. Peki, neden eşimiz hastalığımızı kabul etmez?neden tedavimize karşı çıkar?
1-Hastalığı size “konduramıyordur”
2-Her şeyiniz yolunda gidiyorsa panikatağa sebep bir durum görmüyordur.Mantıksal yaklaşıyordur.Her şeyin sizin elinizde olduğunu düşünüyordur.
3-Yapılan tıbbi tahlil ve tetkikler normal çıktığından ( ki, pa ‘da normal çıkar) hastalığınızı önemsemez, bazen “naz” yaptığınızı düşünebilir.
4-Panikatağınızdan eşinizi sorumlu tutuyorsanız, tepki olarak negatif tutum geliştirebilir.
5-Eşinizle ilişkiniz bozuksa ve her suçu onda görüyorsanız kendisini geri çekebilir.
6-Eşiniz sorumsuz ve problemliyse ,tedavi sürecinde sorumluluk almak ve kendisiyle yüzleşmek zorunda kalacağından “kaçabilir”
7-Eşiniz cimri olabilir
8-Eşinizin ekonomik sorunu vardır.Birilerinden borç alamıyor ya da almak istemiyordur. Durumu sizede yansıtamadığından ,hastalığınızı kabul etmeyip, tedaviye yardımcı olmuyordur.
9-Eşiniz hastalık, dert sevmeyen, kaçan bir insandır.Kendisine de bir şeyler bulaşır diye uzak duruyordur.Bazen siz konuşturmaz bile…
10-Ve en acısı , sizi sevmiyor, önemsemiyor ve değer vermiyordur.
11-Eşiniz “işkolik” birisiyse sizin sağlık sorununuzun onun zamanını “çaldığını”düşünüyordur…
On iki yıllık psikiyatri uzmanlığı pratiğimden çıkardığım nedenleri onbir madde de topladım.Mutlaka başka nedenlerde vardır. Bana bildirirseniz kitabımda yer veririm.
Sebepler bunlar da ne yapacağız? Eşimizi nasıl ikna edeceğiz?
Yukarıdaki nedenlere göre ayrı ayrı çözümler üretmek gerekir.Öncelikle eşinizin hangi gerekçelerle size yardımcı olmadığını anlamaya çalışın. Eğer bilgisizse Panikatakla ilgili siteler, kitaplar, gazete yazıları-röpörtajları, broşürleri ona gösterebilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken şey şudur ; “gözüne sokarcasına, önüne atarak, kafasına vurarak; al işte gör hastalığım var mı yok mu?” tarzında yapmayın. Eşiniz daha da negatifleşir. Yayınları ortaya sağa sola koyabilirsiniz.Hiç bir şey demenize gerek yok. Eşiniz gizlice onları okuyacaktır. Siz sesinizi çıkarmadan köşede biraz bekleyin…Biraz zaman geçtikten sonra yumuşak ifadelerle tedaviye ihtiyacınız olduğunu söyleyebilirsiniz.
Eşinizi mutlaka doktorlarınızla görüştürün, fakat önceden doktorunuza eşinizin tutumu hakkında bilgi verin.Eşinizi ikna etmesi için doktorun yaklaşımı çok önemlidir.Doktor eşinizle yalnız konuşsun. Çıkışta da eşinize “ anladın mı? bak sen doktordan iyi mi bileceksin? Hastalığımın var olduğunu anladın mı? “şeklinde çıkışmayın.
Ekonomik sorun varsa, devlet hastanelerinin psikiyatri bölümlerinde küçük bir ücret mukabili tedavi olabilirsiniz. O kadar para da yoksa, Devlet hastanelerinin başhekimliklerine müracat ederseniz ücretsiz muayane olabilirsiniz. Anayasamızda vatandaşın sağlıklı olmasından devletin sorumlu olduğu yazmaktadır…
Kendi geliriniz varsa oradan harcamanızı yapabilirsiniz. Ya da aile desteğiniz varsa eşinizin “cimrilik” sorununu aşabilirsiniz. “cebinden parası çıkmayan” bazı erkekler bunu garantiye aldıklarında tedavi konusunda size engel çıkarmazlar. Fakat bazı cimri ve aksi kocalar buna da engel olurlar. Gurur meselesi yaparlar.Başkası tedavi masrafınızı karşıladığında sizin hasta olduğunuz kanıtlanacağından istemezler.Çünkü, cimrilikleri ortaya çıkacaktır…
Eşiniz hastalığınızdan sıkılıyor, hastalık-dert sevmiyorsa; ya çok hassas ve hastadır ya da çok bencildir. O zaman çok mecbur kalmadıkça ona anlatmayın.Size yürek uzatabilecek birini bulun.Aileden, arkadaşlardan, komşulardan anlayışlı, şevkatli birileri mutlaka vardır. Fakat onlara da çok “yüklenmeyin” kaçırırsınız…Sürekli hastalık-sorun anlatmak etrafınızda insan bırakmaz.
Eşiniz işkolikse ondan maddi destek alın. Manevi desteği, verdiğinle yetinin.
Aranızda sevgi,saygı ,güven kalmamış ve eşiniz için bir değeriniz yoksa ayrılmanız sizin için “hayırlı” olacaktır.
Temelde panik atak veya depresyon sorununu siz yaşıyorsunuz. “Ateş düştüğü yeri yakar” .Etrafınızda her açıdan bundan etkilenecektir. Siz kimseyle çatışmadan, zıtlaşmadan, kavga etmeden nasıl tedavi olacağınıza odaklanın. Amacınız “bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olsun” Sizi anlamak istemeyenlerle vakit geçirip stresinizi artırmayın.
Dr. Nihat KAYA
Piskiyatri Uzmanı