Psikiyatrik Rahatsızlık Nedir?
Düşünce, duygu ve davranışlarımızın bozulması halidir.Psikiyatrik rahatsızlıklar bir başka deyişle ruhsal rahatsızlıklar, kabaca iki ana başlık etrafında toplanabilir.
- Nörotik rahatsızlıklar ki bunlar genellikle günlük yaşam olaylarından (stres), yaşam krizlerinden, kalıtsal veya kişilik problemlerinden kaynaklanır. Nörotik hastalıklar tedavi edilebilen rahatsızlıklardır. Anksiyeteli durumlar, panik atak hastalığı, fobiler, hastalık hastalığı, takıntılar, depresif durumlar, psikolojik kasılma, cinsel sorunlar ve bayılmalar bu gruptandır.
- Psikotik rahatsızlıklar: Bu rahatsızlığı olan kişilerin gerçeği algılama sürecinde ileri derecede bozukluk söz konusudur. Paronaya, şizofreni, manik-depresif psikoz bu gruptandır. Son yıllarda tedavideki ilerlemeler sayesinde kısmi ya da tam düzelme görülmektedir. Psikotik bozukluklar mutlaka bir psikiyatrist tarafından teşhis ve tedavi edilmelidir.
Psikiyatrik Tedavi Ekibi:
Psikiyatrist ve Klinik Psikolog kimdir?
Psikiyatrist, 6 yıllık tıp fakültesi eğitimini tamamladıktan sonra 4 yıl psikiyatri üzerine uzmanlık eğitimi alır. Psikofarmakologtur yani hastalığı ilaçla tedavi edebilen hekimdir.
Klinik Psikolog, fen-edebiyat fakültelerinin psikoloji bölümünde 4 yıllık lisansını tamamladıktan sonra klinik psikoloji alanında uzmanlığını yapar. Klinik psikolog, bireylerin zihinsel, duygusal, ruhsal, davranışsal yetersizliklerini ve sıkıntılarını anlamak, öngörmek ve ortadan kaldırmak için psikoloji bilminin prensiblerini kullanır. Çeşitli psikolojik testler yapar.
Psikoterapi, ilaç kullanmadan sorunların çözümü ve tedavisini yapma sanatıdır, her iki meslek grubu tarafından pratikleri içerisinde gerçekleştirilebilir.
Tedaviye ilk kez başvuran hastalar
İlk görüşmede önemli olan; tanımak, anlamak, teşhis etmek ve tedavi için işbirliği sağlamaktır. Sorunun tedavisi için önce doğru teşhisin konulması, sonra da tedavinin düzenlenmesi gerekir. Hastanın tüm tereddütlerini açıklaması ve kafasında soru işareti bırakmaması gerekir. Ancak bütün sorunları bir seansa sıkıştırmayıp, önemli sorunlardan başlayarak adım adım gidilmelidir. Güven ve işbirliğinin kurulması için zamana ihtiyaç vardır. Hastalığın gidişi, sonuçları ve tedavi yolları hakkında bilgilenmek gerekir.
Tedavi ne kadar sürer?
Çoğu insan hastanmayı istememesine rağmen sağlıklı kalmak için de özel bir çaba göstermez. Hastalandıktan sonra da çok çabuk iyileşmek ister. Tedavinin kısa sürmesini istemek çok haklı bir taleptir. Bazı sorunlar vardır ki, basitçe bilgilenmeyle hızlı bir değişim sağlanabilir. Bazen de sorunlar öyle derindir ki iyileşme yavaş ilerler. Ayrıca ruhsal bozuklukların, kişilik özelliklerinin ve ruhsal yapıdaki değişikliklerin iyileşmesi zaman alacağı için tedavinin uzun sürebileceği bilinmelidir. Sabırlı olun. Mucizevi bir tedavi yoktur. İyi bir doktor ve ekibi size yardımcı olacaktır.
Psikiyatride tetkik ve tedaviler nelerdir?
Bazı gerektiği hallerde, teşhisi kolaylaştırmak ve bir takım risk faktörlerini ortadan kaldırmak için psikiyatrik tetkikler istenebilir. Psikolojik testler, biyokimyasal tetkikler (kan tahlileri), biyolojik- beyinsel tetkikler ( EEG-EMAR ) gibi. Pek çok tedavi çeşitleri mevcuttur. Doktorunuz durumunuza göre çeşitli tedavilerden bir veya birkaçını önerecektir.İlaç tedavisi, psikoterapi, elektro şok tedavisi, serum tedavisi gibi
İlaç tedavisi nedir?
İlaç, biyokimyasal sistemi ya da hastalık durumlarını insan yararı için değiştirmek amacıyla kullanılan kimyasal maddelere verilen addır. Psikiyatrik tedavilerde kullanılan ilaçların uyuşturucu ya da bağımlı etki yaptığına dair yanlış bir kanı vardır. Özellikle uykuyu kolaylaştırsın ve uyutsun diye kullanılan ilaçlar vardır. Halbuki doktor denetiminde kullanılan ilaçlar tedavi edicidir. İlaçlar doğru kullanılırsa uyutmaz, uyuşturmaz tam tersine doğru, net düşünmeye sevk eder.
Bir ilacın ne kadar kullanılması gerektiği pek çok faktöre bağlıdır. Rahatsızlığın şiddeti, tekrarlama olasılığı gibi. Başka bir hastaya aynı teşhis konsa bile her hasta için tedavi süresi değişkendir. Karşılaştırma yapmak doğru değildir.
Doktor kontrolü olmaksızın ilaç birden kesilmemelidir. Aksi taktirde hasta birçok problem yaşayabilir. En sık baş dönmesi, bulantı, sinirlilik ve hastalık belirtilerinde tekrarlama görülebilir. Bir psikiyatri uzmanıyla görüşülmeden ilaç kullanılmamalıdır. Kullanılan ilaç yan etkisi olsa dahi fayda gösteriyorsa kullanılmaya devam edilmelidir; çünkü bazı yan etkiler vücut ilaca alıştıktan sonra geçer. İlaçların en çok görülen yan etkileri: özellikle tatlıya isteğin artması, kilo artışı, cinsel soğukluktur. Bu yan etkiler ilaçlar kesilince tamamen geçer. İlacın etkisini göstermesi bazen günler bazen haftalar alır. İlaç tedavisi iyileşme görüldükten sonrada devam etmelidir. İradenizle sorunlarınızla başedebileceğinizi zannedip ilacı kullanmayı bırakmak tedaviyi zorlaştırır. İyi olma hali sizi aldatmasın şayet tedavi bitmeden ilacı keserseniz rahatsızlığın tekrarlama olasılığı yükselir. En büyük yanılgı iyileşme başladığında tedavinin bittiğini zannetmektir. İyileşme başladığında doktor kontrollerini aksatılmaması önemlidir.
İlaç tedavisi psikoterapiden daha hızlı etki eder.
İlaç ve psikoterapinin etkilerini birbririnden tamamen ayırmak doğru olmaz bazı durumlarda ilaç birincil tedavi yöntemidir. Kimi zamanda psikoterapi birincil tedavi yöntemi olup ilaç destekleyicidir.
Psikoterapi Nedir?
Psikoterapi uzun süren baskı ve gerginlikler sonucu kişilerde oluşan bozulma ve bunalımların bir dizi kurallar çerçevesinde giderilmesiyle uğraşan meslek alanıdır. Psikolog ya da psikiyatristle yapılan terapinin faydalı olduğunu gösteren birçok bilimsel yayın vardır. Psikiyatristin yaptığı muayeneyi ya da psikoterapiyi konuşma olarak nitelemek basitleştirme olur. Terapi sırasındaki konuşma iki arkadaşın birbiriyle konuşması değildir. Konuşma terapide araçtır. Her hasta psikoterapiye alınmaz. Psikoterapi süreci kişiden kişiye, sorundan soruna değişebilir. Durumunuza ve şartlarınıza göre doktorunuz sizin için en uygun programı planlayacaktır.
Hasta yakınlarına öneriler
Aile ve çevre desteği iyileşmeyi hızlandırır. Hastayla iletişimin güçlü olmasının iyileşmeye olumlu katkısı vardır. Hastanın çevresine karşı tutumu ve bazı olumsuz davranışların şahsınıza karşı değil, rahatsızlık kaynaklı olduğunu bilip anlayışlı davranın.
Hasta çevresinin telkinleri etkisinde kalır. Hastanın tedavi sürecinde hastaya zarar gördüğünü öne süren yalnış bilgilendirmelerde bulunmak (ilaçların organlara zarar verdiği, alışkanlık yaptığı, uyuşturduğu vb.) tedaviyi olumsuz etkiler. Hastanıza yardımcı olmak istiyorsanız doktorunuza güvenin ve tereddütlerinizi bizzat kendisiyle paylaşın.
Doktorunuzdan ayrıntılı bilgi isteyin kafanızdaki düşüncelerle değil doktorunuzun verdiği bilgilerle hareket edin. Hastanın düzenli kontrollerine gitmesini sağlayın ilaçlarını düzenli kullanıp kullanmadığını takip edin; ama baskı yapmayın. İlaç kullanımını destekleyin.
Hastanızın naz, rol yaptığını düşünmeyin.
“Bir şeyin yok, rahatlık batıyor; her şey senin elinde.” demeyin.
Hastalık sürecinde “ normal “ dönemdeki gibi davranışlar ve sorumluklar beklemeyin. Ona sevgi, şevkat, ilgi gösterin.
Kişilerin hayatlarının belli dönemleinde bir psikiyatrik rahatsızlığı olabilir. Bu durum uygun tedaviyle en kısa sürede düzelecektir. Bazı kimselerde tekrarlamalar, kimilerinde ise kronikleşme ya da kısmi düzelme olacaktır. Doktorunuzdan süreç hakkında bilgi isteyin beklentilerinizde gerçekçi olun.
Tedaviyi kabul etmeyen hastalara telkinde bulunurken onlara dürüst ve kararlı davranın bir rahatsızlıkları oluduğunu düşündüğünüzü ve ne olursa olsun onu doktor götüreceğinizi söyleyin. Yardımcı olmasını ve zorluk çıkarmamasını isteyin. Zorlandığınız durumlarda bir doktordan fikir alın.
Önemli Hususlar
Tedavinizi ciddiye alın. Tedaviniz geciktikçe yaşam kaliteniz bozulacak ve kayıplarınız olacaktır.
Kendi başınıza ilaç kullanmayın. Okuduklarınıza dayanarak ya da tavsiye üzerine ilaç almak en geçersiz yoldur. İlaçlar size özel olarak planlanmalıdır. Bu konuda doktorunuzun tecrübesi ve pratiği yardım eder. Doktorculuk oynamayın. İlaçları size reçete edildiği gibi kullanın.
Hasta yakınlarının: “Sana kendinden başkası yardım edemez”, “her şey senin elinde”, “herşey sende bitiyor” şeklindeki öneriler hastalığın bütün sorumluluğunu hastaya yükler, bu tip konuşmalar hastayı güçsüzleştirir.
Gazetelerdeki sağlık haberlerini ihtiyatlı ele almalısınız. Haberlerin çekici olabilmesi için gazeteler bilgiyi medyatikleştirir.
Sık sık doktor değiştirmek psikiyatrik hastalıkların tedavisinde güçlük yaratır. Tedaviyi bırakma kararı alsanız bile bunu doktorunuza danışarak yapın.
Hastalarda tedaviyi reddetme ve aksatmalar ortaya çıkabilir. Bu durum hastalığın bir belirtisi olabilir. doktorunuzla görüşmeden tedaviyi kesmeyin.
Memnuniyetsizliklerinizi açıkça paylaşın iyi bir psikiyatristin her türlü eleştiriye açık olması gerekir.
Birçok faktör tedavide sonuç alamamanıza sebeb olabilir. Alışkanlıkların, davranışların ve duyguların değişmesi kolay değildir. Çeşitli psikiyatrik bozuklukların bir arada görülmesi tedaviye direnci artırabilir.
Kendimizi düzeltmek için çaba harcamalıyız ancak bu çaba yardım almamıza engel olmamalı tedavi esnasında işbirliği göstermek önemlidir. Bazen hastalığın ciddi olmadığına inanarak tedaviden kaçarız. Halbuki bu durum rahatsızlığın daha ciddileşmesine neden olur.
Hastalığınızdan asla utanç duymayın ve suçluluk hissetmeyin.
Birçok hastalık elimizde ve irademizde olmadan ortaya çıkar.Zayıf, zavallı olduğunuzu düşünmeyin.
Hastalığınızdan dolayı işinizi, sosyal ilişkilerinizi, bakımlarınızı aksatabilirsiniz. Bu geçicidir, eksiklik, suçluluk duymayın. Suçluluk duymak hastalığı ağırlaştırır.
Açık havada mutlaka yürüyüş yapın.
Komedi türü dizileri, filmleri, stand upları izleyin.
Mevsime uygun yiyecek ve içeceklere ağırlık verin.
Taze sıkılmış meyva suları ve bitkisel çayları tercih edin.
Size üzüntü, stres veren insanlardan uzak durun.
Elde edemediklerinizle değil, elinizde olanlarla mutlu olmayı öğrenin.
Yanlışlarınızla yüzleşmekten korkmayın.
PANİK ATAK HASTALIĞI OLANLARIN YAKINLARINA ÖNERİLER
-“Bir şeyin yok, evham yapıyorsun, her şey senin elinde” lafını etmemek.
-Paniğin kişinin kontrolünün dışında olduğunu bilmek ve onu anlamak
-Fiziksel muayene ve tetiklerde bir şey saptanmayınca hemen psikiyatrist’ e başvuruyu sağlamak.
-Onu eleştirmeyin, küçük düşürücü yada zorlayıcı davranışlarda bulunmayın.
-Hastalık kontrol altında olana kadar ona destek verin ve psikiyatristin direktiflerini uygulamada ona yardımcı olun.
-Hastayı zorlayarak korktuğu durumlarla yüz yüze getirmeyin. Örneğin, seyahate yollamak, asansöre bindirmek, kalabalık alışveriş merkezine sokmak gibi…
-Kendi kaygı ve korkularınızı iyileşene kadar ona yansıtmayın. Çünkü, panikli insan hastalık, acı, keder, felaket haberlerinden olumsuz etkilenir.
-Hastanız evhamlı yapıdaysa bir sefer iyi bir fiziksel muayeneden geçirtin. Ayrıntılı Çek-Ap yaptırın. Paniği açıklayan fiziksel bir neden yoksa, bir daha fiziksel işlemlere baş vurmayın. Hastanızın psikolojisini bilmeyen bazı hekimler, muğlak konuşarak hastanın paniğini artırabilir.
-Hastanın yanında sağlık haberlerini okumayın, ”falan kalpten gitmiş, filan aklını oynatmış” şeklinde kesinlikle konuşmayın.
-“yeter artık bir an önce iyileş bizde bıktık usandık” demeyin
-Hastanızın rol yaptığını, naza çektiğini sakın düşünmeyin ve telaffuz etmeyin.
-“ Ne var canım bir gün ölmeyecekmiyiz, ölümden bu kadar korkulur mu “ demeyin bu korku klasik ölüm korkusundan farklı ve şiddetlidir. Büyük konuşmayın ve hastanızın “İnşallah başına gelirde beni anlarsın” beduuasın almayın.
-Hastanıza “Senin için ne yapayım, nasıl yardımcı olayım “ diye sorun. Onu mutlaka can kulağıyla dinleyin ve anlamaya çalışın.
-Şunu unutmayınki, panikli insanlar yaşama çok bağlıdırlar. Kendi kendilerine acı çektirmek isterler mi?
-Paniğin dini inanç eksikliği, iman zaafı olmadığını bilin.Dindar insanda ülser olduğu gibi panik atak da yaşayabilir.
-Hastanızın doktorundan aldığınız bilgi ve direktiflerle hareket edin.
-Sabırlı olun panik atak mutlaka kontrol altına alınabilir bir durumdur.
DEPRESYONLU HASTA YAKINLARINA ÖNERİLER:
-Depresyon (Ruhsal çöküntü), hastanızı her şeye karşı isteksiz yapabilir. İçine kapanabilir.
-Yorgun,bitkin olabilir. Sorumluluklarını aksatabilir.
-Hiçbir şeyden zevk alamaz hale gelir.
-Çok alıngan, kırılgan, çabuk sinirlenen, çabuk ağlayan ve her şeyi uzatan bir yapı geliştirebilir.
– Bakımını ve temizliği aksatabilir.
-Uykusu, iştahı ve cinsel isteği bozulabilir.
Bu nedenle:
-Hastanızı zorlamayın, tartışmayın, kendi işlerini kendiniz ve onun işlerinde de ona yardımcı olmaya bakın’’Gel gezelim, eğlenelim, tatile git, kafayı takma, hiçbir şeyin yok, tembellik yapma’’ laflarını etmeyin.
-Hiçbir şey için onu zorlamayın, teklif yapın, fakat ısrar etmeyin.
-Onu dinleyin,anlayın ve sizden ne istediğini sorun.
-Doktorla işbirliği yapın, sabırlı ve özverili olun.
-Her zamankinden daha fazla sevgi, ilgi, şefkat gösterin.
-Unutmayınız ki hasta yakınlarının ilgisi tedaviyi çabuklaştırır.
Hazırlayanlar:
DEPAM
Uzm.Dr.Nihat Kaya /Psikolog İzzet Kan